Almanca » İngilizce

ver·eint SıFAT

ver·ei·nen* FIIL geçişli fiil

1. vereinen (zusammenschließen):

2. vereinen (vereinbaren):

Ayrıca bak: Hand

Hand <-, Hände> [hant, çoğul ˈhɛndə] ISIM dişil

1. Hand ANATOMI:

mit seiner Hände Arbeit yüksek ifade tarzı
jdm rutscht die Hand aus konuşma diline özgü
jdm die Hand bieten [o. reichen] yüksek ifade tarzı
jdm die Hand bieten [o. reichen] yüksek ifade tarzı
jdm/sich die Hand geben [o. yüksek ifade tarzı reichen]
sich -e hali auf etw -i hali die Hand geben
küss die Hand! A o eskimiş dil kullanımı
your servant eskimiş dil kullanımı
küss die Hand! A o eskimiş dil kullanımı (guten Tag)
how do you do? resmî dil
küss die Hand! A o eskimiş dil kullanımı (auf Wiedersehen)
to put down sth ayrılabilir
to pick up sth ayrılabilir
sich -e hali die Hände reiben
eine ruhige [o. sichere] Hand mecazi
Hände weg! konuşma diline özgü
hands [or konuşma diline özgü mitts] off!

5. Hand HUKUK:

mortmain meslek dili
to amortize sth tarihi

7. Hand argo (Boxen):

8. Hand kein çoğul eskimekte olan dil kullanımı (Handschrift):

9. Hand A konuşma diline özgü (Arm):

arm

ifade tarzları:

die Hand für jdn/etw abhacken [o. abschlagen] lassen konuşma diline özgü
die [o. seine] Hand von jdm abziehen yüksek ifade tarzı
an Hand einer S. -'in hali
um jds Hand anhalten [o. bitten] eskimekte olan dil kullanımı yüksek ifade tarzı
[bei etw -e hali] [selbst] [mit] Hand anlegen
[bar] auf die [flache] Hand konuşma diline özgü
jd kann etw an beiden Händen abzählen [o. abfingern] konuşma diline özgü
jdn/etw in die Hand [o. Hände] bekommen [o. konuşma diline özgü kriegen]
jdn/etw in die Hand [o. Hände] bekommen [o. konuşma diline özgü kriegen] (zufällig)
besser als in die hohle Hand gespuckt konuşma diline özgü [o. kaba geschissen]
jdn um jds Hand bitten eskimekte olan dil kullanımı yüksek ifade tarzı
seine Hände mit Blut befleckt haben yüksek ifade tarzı
Hand drauf! konuşma diline özgü
Hand drauf! konuşma diline özgü
in festen Händen sein konuşma diline özgü
jdm aus der Hand fressen konuşma diline özgü
jdm auf etw -i hali die Hand geben
jdn/etw in jds Hand geben yüksek ifade tarzı
jdm [bei etw -e hali] an die Hand gehen
[mit etw -e hali] Hand in Hand gehen
jdm geht etw gut [o. leicht] [o. konuşma diline özgü flott] von der Hand
to be as plain as a pikestaff [or konuşma diline özgü the nose on your face]
to have green fingers Brit konuşma diline özgü
jdn [für etw -i hali] an der Hand haben konuşma diline özgü
sich -i hali in der Hand haben
to have oneself under control [or konuşma diline özgü a grip on oneself]
die [o. seine] Hand auf etw -e hali halten konuşma diline özgü
die Hand auf der Tasche halten konuşma diline özgü (kontrollieren)
to be tight-fisted konuşma diline özgü
die [o. seine [schützende]] Hand über jdn halten yüksek ifade tarzı
[give me your/I give you my] word of honour Brit [or Amerİng honor]
die [hohle] [o. seine] Hand hinhalten [o. aufhalten] konuşma diline özgü
nicht in die hohle Hand! konuşma diline özgü
klebrige Hände haben konuşma diline özgü
to have sticky fingers konuşma diline özgü
die Hände überm Kopf zusammenschlagen konuşma diline özgü
jdm die Hand [zum Bund] fürs Leben reichen yüksek ifade tarzı
Hand an jdn legen yüksek ifade tarzı (angreifen)
Hand an sich -i hali legen yüksek ifade tarzı
die [o. seine] Hand auf etw -i hali legen yüksek ifade tarzı
etw in jds Hand [o. Hände] legen yüksek ifade tarzı
[die] letzte Hand an etw -i hali legen
[klar] auf der Hand liegen konuşma diline özgü
in jds Hand liegen [o. stehen] yüksek ifade tarzı
mit der linken Hand konuşma diline özgü
mit der linken Hand konuşma diline özgü
[as] easy as pie konuşma diline özgü
eine lockere [o. lose] Hand haben konuşma diline özgü
snap! konuşma diline özgü
sich -e hali [o. yüksek ifade tarzı einander] die Hände reichen können
keine Hand rühren konuşma diline özgü
jdm die Hände schmieren [o. versilbern] konuşma diline özgü
to grease sb's palm konuşma diline özgü
schmutzige Hände haben yüksek ifade tarzı
mit etw -e hali schnell [o. flink] [o. gleich] bei der Hand sein konuşma diline özgü
[bei etw -e hali] die Hand [o. seine Hand] [o. seine Hände] [mit] im Spiel haben
in die Hände spucken konuşma diline özgü
to roll up one's sleeves ayrılabilir
etw zu treuen Händen nehmen usu mizahi yüksek ifade tarzı
jdm etw zu treuen Händen übergeben usu mizahi yüksek ifade tarzı
jdm etw zu treuen Händen übergeben usu mizahi yüksek ifade tarzı
seine Hände in Unschuld waschen yüksek ifade tarzı
on the quiet konuşma diline özgü
alle [o. beide] Hände voll zu tun haben konuşma diline özgü
to spend one's money left, right and centre [or Amerİng center] [or konuşma diline özgü hand over fist]
von jds Hand yüksek ifade tarzı
jdm unter der Hand [o. den Händen] wegsterben konuşma diline özgü
sb's itching to hit sb konuşma diline özgü
mit etw -e hali zur Hand sein
zwei linke Hände haben konuşma diline özgü
to have two left hands konuşma diline özgü
zwei linke Hände haben konuşma diline özgü
Brit konuşma diline özgü also to be all fingers and thumbs

PONS sözlüğünden örnekler (yazı işleri tarafından onaylanmıştır)

Tek dilli örnekler (PONS yazı işleri tarafından onaylanmamıştır)

Almanca
Die Struktur ist transversal und vereint Mitglieder verschiedenster Organisationen und Parteien mit der gleichen Ideologie.
de.wikipedia.org
Das Freihandmagazin vereint die Vorteile der Freihandaufstellung (direkte Zugänglichkeit des Bestandes für die Nutzer) mit den Vorteilen der Magazinaufstellung (geringerer Raumbedarf im Vergleich zur Freihandaufstellung).
de.wikipedia.org
Die Lösungen mit erhöhter Salzkonzentration werden zum Konzentrat vereint, während die salzarmen Lösungen das Diluat bilden.
de.wikipedia.org
Gemeinsam mit den Inhalten des Rechenbuches für Mädchen erschienen sie vereint wieder als Rechenbuch für Volksschulen.
de.wikipedia.org
Er vereint Pop und Rock mit weiteren Musikstilen.
de.wikipedia.org
Man muss dazu noch anmerken, dass im seltensten Fall ein Tutor alle Qualifikationen in sich vereint.
de.wikipedia.org
Das Patentportfolio vereint diese beiden Konzepte und stellt die Ist-Situation einzelner Unternehmen bezüglich ihrer Patente grafisch in einer zweidimensionalen Matrix dar.
de.wikipedia.org
Möglicherweise handelte es sich ursprünglich um zwei Gebäude, welche später vereint wurden.
de.wikipedia.org
Damit vereint die Trommel das gesamte gesellschaftliche Spektrum.
de.wikipedia.org
Das Orchester vereint die Nachwuchsmusiker der drei Nationen zu Konzerten an historisch bedeutsamen Orten.
de.wikipedia.org

Bir kelime, bir kelime grubu veya bir çeviri mi eklemek istiyorsunuz?

Bize yeni bir kelime gönderebilir.

"vereint" tek dilli Almanca sözlüklerinde


Sayfayı aç Deutsch | Български | Ελληνικά | English | Español | Français | Italiano | Polski | Português | Русский | Slovenščina | Srpski | Türkçe | 中文