„oluşturan“ kelimesinin çevirisi Almanca » Türkçe sözlüğünde

zusammenhängend

bir bütün oluşturan

zusammengehörig

beraber olan, bir bütün oluşturan

Tek dilli örnekler (PONS yazı işleri tarafından onaylanmamıştır)

Türkçe

Kazı alanının doğu yarısını oluşturan neolitik tabakalardaki en önemli buluntu, çok sayıda yontma taş artıklarıdır.

tr.wikipedia.org

Bu elementler, tüm magmatik kayaçların yüzde doksanından fazlasını oluşturan silikat minerallerini oluşturmak için birleştirilen elementlerdir.

tr.wikipedia.org

Arının abdomen denilen karın bölgesini oluşturan segmentlerde sağlı-sollu bir çift mum salgı bezi (balmumu aynası) işçi arıların balmumu yapma döneminde kalınlaşarak mum salgılama yeteneğini kazanmaktadırlar.

tr.wikipedia.org

Bu reçete sunmayan çerçevenin altyapısını oluşturan bazı temel kavramlar bulunmaktadır.

tr.wikipedia.org

Afanitik kayaları oluşturan kristaller o kadar küçüktür ki mineraller ancak polarizon mikroskop ya da daha karmaşık teknikler yardımıyla ayırt edilebilir.

tr.wikipedia.org

Camlaşma niteliği olan bu maddeler genelde ağ oluşturan kimi oksitlerdir.

tr.wikipedia.org

Bu metoda göre rüyaların bir bütünü oluşturan parçalarının rüyayı gören kişinin uyanık hayatı ve psikolojisi üzerinden incelenemesi söz konusudur.

tr.wikipedia.org

Mikroemülsiyonlar ve nanoemülsiyonlar berrak görünürler, dağılmış fazı oluşturan taneciklerin küçük boyutları nedeniyle.

tr.wikipedia.org

Rabarba sinema veya televizyonda kalabalık sahnelerin çekimlerinde kalabalığı oluşturan figüranların hep bir ağızdan konuşur gibi yapıp anlamsız sesler çıkararak uğultu şeklinde bir ses efekti oluşturmasıdır.

tr.wikipedia.org

Maya rakamları, çoğu modern kültür tarafından kullanılan ondalık sistemin temelini oluşturan onluk bir taban yerine, vigesimal sistem olan 20 tabanını kullandı.

tr.wikipedia.org