„oturan“ kelimesinin çevirisi Almanca » Türkçe sözlüğünde

Bewohner(in)

oturan

wohnhaft

oturan

Anwohner

yakında oturan

ansässig

yerleşmiş, oturan in dat: -de

tailliert

beli oyuk/oturan

Nebenmann

yan(ın)da oturan (kişi) -in

hauteng

vücuda oturan, pek dar

Beifahrer

yol arkadaşı şoför yanında oturan kişi

Anlieger

komşu (aynı ulaşım yolu kenarında oturan)

Tek dilli örnekler (PONS yazı işleri tarafından onaylanmamıştır)

Türkçe

Ayakta duran leylekler oturan leyleklerin kafalarını yuvada temizlerler.

tr.wikipedia.org

Karaya oturtma bilerek değil de başka nedenlerden ötürü gerçekleşmişse müşterek avarya söz konusu olmaz; ancak, karaya oturan geminin tekrar yüzdürülmesi için yapılan masraflar yüzdürme müşterek avaryası sayılır.

tr.wikipedia.org

Uçuş yolunun ve gün içinde uçak pist kullanım zamanının değiştirilmesi de havaalanı yakınında oturan sakinlere faydalıdır.

tr.wikipedia.org

Daha sonra kemerle sıkı sıkıya oturan spor külotları ve uzun kollu kısa bir ceket sadece güreşçinin sırtını kaplıyor, göğsünü çıplak bırakıyorlar.

tr.wikipedia.org

Camii’nin harimi enine dikdörtgen planlıdır ve sekizgen kasnağa oturan tek kubbe ile örtülüdür.

tr.wikipedia.org

Caminin ana ibadet mekanı sekizgen kasnak üzerine oturan bir kubbe ile örtülüdür.

tr.wikipedia.org

Baltimore'da oturan, iyi bir işte çalıştığı ve iyi para kazandığına inandırdığı annesine düzenli olarak para yollar.

tr.wikipedia.org

Kitabın kapağı, bir hapishane hücresinin içinde mütevazı bir şekilde kendi dizlerinin üzerinde oturan ve iki hapishane gardiyanı tarafından vurulan çıplak bir adamı gösterir.

tr.wikipedia.org

Eğer sağ tarafta oturan oyuncu, yerdeki kağıdın blöf olduğuna inanıyor ama yerdeki kâğıt doğruysa, bu sefer yerdeki kağıdı kendi eline alması gerekir.

tr.wikipedia.org

Masanın başında oturan bir adam, tepsiden aldığı tabakları konuklara uzatmaktadır.

tr.wikipedia.org