„assets“ kelimesinin çevirisi Almanca » Türkçe sözlüğünde

stets ZARF

stets

hep

stets

daima

stets

her zaman

Assessor <-s, -en> ISIM m , Assessorin ISIM f <Assessorin, -nen>

Assessor

yüksek memur adayı

Gasse ISIM dişil

Gasse

(dar) sokak

Kasse ISIM dişil

1. Kasse (Geschäft):

Kasse

kasa

2. Kasse (Bank):

Kasse

vezne

3. Kasse (Theater-):

Kasse

bilet gişesi

Masse ISIM dişil

1. Masse (Menschen-):

Masse

kitle

2. Masse (bei Sachen):

Masse

kütle

Masse

yığın

3. Masse (Materie):

Masse

madde

Rasse ISIM dişil

Rasse

ırk

Rasse (Abstammung)

soy

Tasse ISIM dişil

Tasse

fincan

eine Tasse Kaffee

bir fincan kahve

nicht alle Tassen im Schrank haben

kafadan kontak [oder keçileri kaçırmış] olmak

Asket <-en, -en> ISIM m , Asketin ISIM f <Asketin, -nen>

Asket

çilekeş dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş

I . fassen FIIL geçişli fiil

1. fassen (ergreifen):

fassen

almak

fassen

kapmak

fassen etw/jdn

tutmak -i

2. fassen (Edelstein):

fassen

kaşlamak

fassen etw

yerleştirmek -i

3. fassen (Verbrecher):

fassen jdn

yakalamak -i

4. fassen (aufnehmen können):

fassen

kapsamak

fassen etw

içermek -i

5. fassen mecazi (verstehen):

fassen

anlamak

fassen etw

aklı almak -i

es ist nicht zu fassen

akıl erdirecek gibi değil

II . fassen FIIL dönüşlü fiil

sich fassen mecazi

kendini toparlamak

sich kurz fassen

kısa kesmek

hassen FIIL geçişsiz fiil, geçişli fiil

1. hassen (verabscheuen):

hassen jdn/etw

nefret etmek -den

2. hassen (Groll hegen):

hassen jdn/etw

kin beslemek [oder gütmek] -e

Rassel ISIM dişil

Rassel

kaynana zırıltısı

I . lassen <lässt, ließ, gelassen> FIIL geçişli fiil

lassen etw/jdn

bırakmak -i

jdn in Ruhe lassen

birini rahat bırakmak

sich Zeit lassen

acele etmemek

lass das!

yapma!

II . lassen <lässt, ließ, gelassen> Hilfsverb

jdn etw tun lassen (erlauben)

birinin bir şeyi yapmasına izin vermek

jdn etw tun lassen (ermöglichen)

birinin bir şeyi yapmasına engel olmamak

jdn etw tun lassen (veranlassen: Kausativ)

birine bir şeyi yaptırmak

jdn etw wissen lassen

birine bir şeyi bildirmek

ich habe mir sagen lassen, dass

bana anlattılar ki ...

lasst uns tanzen

dans edelim

passen FIIL geçişsiz fiil

1. passen:

passen

uymak

passen zu etw/jdm

yakışmak -e

2. passen (Kleider):

passen jdm

uymak -e

3. passen (Spiel):

passen

oyunu bırakmak

zueinander passen

birbirine uymak [oder yakışmak]

das passt mir (nicht)

bu, işime gelir (gelmez)

das könnte dir so passen!

tam sana göre!