„faut“ kelimesinin çevirisi Almanca » Türkçe sözlüğünde

fast ZARF

fast

hemen hemen

fast

neredeyse

fast

az kalsın

faul SıFAT

1. faul (verfault):

faul

çürük

2. faul:

faul (träge)

tembel

faul (stärker)

miskin

faul (stärker)

uyuşuk

3. faul mecazi (fragwürdig):

faul

şüpheli

faul

sakat

faule Ausrede

sudan bahane

I . laut SıFAT

1. laut:

laut (Stimme)

yüksek

laut (Musik)

yüksek sesli

2. laut (lärmend):

laut

gürültülü

laut

şamatalı

II . laut ZARF

laut

yüksek sesle

das Radio lauter stellen

radyoyu açmak

III . laut ÖN TAKı +-'in hali (nach, gemäß)

laut

-e göre

Laut ISIM eril

Laut

ses

Maut <Maut, -en> ISIM f , Mautgebühr ISIM f

Maut

yol geçiş ücreti

Haut ISIM dişil

1. Haut:

Haut (eines Menschen)

deri

Haut (eines Menschen)

cilt

Haut (Gesichts-)

cilt

Haut (Gesichts-)

ten

2. Haut (Fell):

Haut

post

3. Haut (Obst):

Haut

kabuk

aus der Haut fahren

zıvanadan [oder çileden] çıkmak

er ist nur Haut und Knochen

bir deri bir kemik

mit heiler Haut davonkommen

ucuz kurtulmak

sich auf die faule Haut legen

minder çürütmek

Flut ISIM dişil

1. Flut (strömendes Wasser):

Flut

sel

2. Flut (Gezeiten):

Flut

kabarma

3. Flut mecazi:

Flut

bolluk

Flut

çokluk

fade SıFAT

fade

tatsız (tuzsuz)

fade mecazi

yavan

fade mecazi

kuru

fair SıFAT

fair

adil

fand FIIL geçişli fiil

fand → finden:

Ayrıca bak: finden

finden <fand, gefunden> FIIL geçişli fiil

finden etw/jdn

bulmak -i

zu sich selbst finden

kendini bulmak

fahl SıFAT

fahl

solgun, soluk

akut SıFAT

akut

acil

flau SıFAT

1. flau:

flau (matt)

dermansız

flau (matt)

bitkin

flau (übel)

kusacak gibi

2. flau WIRTSCH :

flau

durgun

tut FIIL geçişli fiil

tut → tun:

Ayrıca bak: tun

tun <tut, tat, getan> FIIL geçişli fiil

1. tun (machen):

tun

yapmak

tun etw

etmek -i

2. tun (bewirken):

tun etw

meydana getirmek -i

3. tun (setzen, legen, stellen, stecken):

tun etw in/auf etw

koymak -i -e

sein Bestes tun

elinden geleni yapmak

ich habe zu tun

işim var

ich habe damit nichts zu tun

bu işle hiç bir ilgim yok

mit etwas zu tun haben

bir şeyle ilgisi [oder ilişkisi] olmak

tun und lassen, was man will

istediğini yapmak

so tun, als ob ...

-miş gibi yapmak

Sie tun gut daran, zu ...

-mekle iyi edersiniz

er tut nur so

öyleymiş gibi yapıyor

das tut mir gut

bana iyi geliyor

I . gut <besser, am besten> SıFAT

gut

iyi

gut (Leben, Wetter)

güzel

eine gute Stunde

bir saatten biraz fazla

guten Mutes sein

cesaretli olmak

seien Sie so gut und ...

lütfen bana şu iyiliği yapın

im Guten

iyilikle

alles Gute!

esen kal(ın)!

es ist ganz gut

oldukça iyi

II . gut <besser, am besten> ZARF

gut

iyi

kurz und gut

kısacası

auf gut Deutsch

işin doğrusu

gut gelaunt

keyifli

sie lässt es sich gut gehen

keyfi yerinde

es gut haben

tuzu kuru olmak

mach's gut!

hoşça kal!

gut gehend

dört başı mamur

gute 10 Jahre später

yaklaşık 10 yıl sonra

Hut¹ ISIM eril

Hut

şapka

den Hut aufsetzen/abnehmen

şapkayı giymek/çıkarmak

unter einen Hut bringen

birleştirmek

unter einen Hut bringen etw

iki ucunu bir araya getirmek -i